16 Şubat 2018 Cuma

Mondros Bırakışması

1916’da Küt-ül Amara’da Türklerce tutsak edilmiş olan İngiliz Tümgenerali Charles Townshend’in de arabuluculuğu ile, İngiliz Akdeniz Filosu Başkomutanı Koramiral Arthur Gough Calthorpe, Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya 22 Ekim 1918’de gönderdiği yazıda, bırakışma koşullarını kendisiyle görüşme yetkisi olduğunu; dolayısıyla, Midilli [Limni] adasındaki Mondros’a bir kurul göndermesini bildirmişti. Padişah Vahdettin, Mondros’a gidecek olan kurula kayın biraderi Damat Mehmet Ferit’in başkanlık etmesini istiyordu. Ferit, Londra’daki Osmanlı Büyükelçiliğinde sekreterlik yapmıştı ve İttihat ve Terakki Partisi’nin muhalifi Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin önderi olarak biliniyordu. Sadrazam İzzet Paşa, Padişahın bu istemini ‘çılgınlık’ olarak nitelemişti; ama Padişah isteminde direnmiş ve Ferit’in, Ayan Meclisi’nde İzzet Paşa’yla görüşmesini önermiş;1 ama İzzet Paşa, kabineye danıştıktan sonra Damat Ferit’i bu göreve getirmeye karşı çıkmış; bırakışma kurulunun başkanlığına Deniz Bakanı Hüseyin Rauf’u atamıştı. Padişah bu atanmayı kırgınlıkla kabullenmiş; ama, kurula verilecek olan yönergelerde Halifelik, Sultanlık ve Osmanlı hanedanının haklarının büsbütün güvence altına alınması ve herhangi bir Osmanlı iline özerklik verilirse, bunun siyasi değil, yönetsel (idari) olmasının serdedilmesi koşulunu öne sürmüştü.2 İzzet Paşa’ya göre, Padişahın öne sürmüş olduğu koşulların bırakışma ile hiçbir ilgisi yoktu. Ancak, Padişah, savaş yenilgisinin yaratmış olduğu kargaşa içinde Osmanlı hanedanlığı ve kuruluşlarının sönüp gitmesi olasılığından kaygılanıyordu ve bu da, kendi tahtını kurtarmaktan başka birşeye önem vermediğini gösteriyordu.3
Bu arada, 27 Ekim’de başlayan ve oldukça çetin ve iddialı geçen Mondros görüşmelerinden sonra;4 30 Ekim’de Osmanlı temsilcileri, İngiliz temsilcileriyle bırakışmayı imzalamış; Osmanlı Devleti’ne kısmen zorla kabul ettirilmiş olan teslim koşullarını uygulamayı kabullenmişlerdi. Türk görüşünce, bırakışmanın en kötü maddeleri veya daha sonra ihlalinden şikâyet edilenler şunlardı:
‘Madde 1 - Çanakkale ve Karadeniz Boğazları güvenlik içinde ve özgür olarak seyrüsefere (dolaşıma) açılacak; boğazlardaki istihkâmlar Bağlaşık Devletlerce işgal edilecektir.
Madde 5 - Hudut karakolları ve iç düzeni korumada kullanılacak az sayıda askeri güç dışında tüm Türk orduları hemen terhis edilecektir.
‘Madde 7 - Bağlaşık Devletler’in güvenliğini tehlikeye koyacak bir durum olursa, Bağlaşıklar, Türkiye’nin herhangi bir stratejik noktasını işgal edecektir.
Madde 10 - Bağlaşık Devletler, Toros tünelleri şebekesini işgal edecektir.
Madde 11 - Bütün trenlere Bağlaşık Devletler’in denetim yetkilileri yerleştirilecek; bu yetkililer, trenleri diledikleri gibi özgürce kullanabilecek; ama halkın gereksinimlerini dikkate alacaklardır.
Madde 22 - Türk savaş tutsakları, Bağlaşık Devletler’in dilediği biçimde elden çıkarılacaktır.
Madde 24 - Altı Ermeni illerinde (!) [Doğu İlleri kastediliyor] karışıklık çıkarsa Bağlaşık Devletler oralarını işgal hakkını koruyacaklardır’.11
Padişah Vahdettin de bırakışma koşullarını sert bulmuş, ama Sadrazam İzzet Paşa’nın Mondros’dan aldığı 27 Ekim 1918 tarihli iyimser telgrafın suretini kendisine göstermesi üzerine şöyle demişti:
‘Bu koşulları, ağır olmalarına karşın kabul edelim. Öyle tahmin ederim ki, İngiltere’nin Doğu’da asırlarca sürmekte olan dostluğu ve lütufkâr siyaseti değişmeyecektir. Biz onların müsamahasını daha sonra elde ederiz’.5 6
Buna karşın, Vahdettin, Osmanlı kurulu üyeleri Mondros’tan İstanbul’a dönerek Galata rıhtımına çıkarken onları karşılamak için rıhtıma gitmemiş; Dolmabahçe’de de karşılamamış; hasta olduğu özürüyle, onları yarım gün beklettikten sonra, bırakışmanın koşulları konusunda başmabeyincisi Lütfi Simavi’ye bilgi vermeleri için mesaj göndermişti.7 Padişah, o sırada en kötü düşlerinin gerçekleşmeye başlamış olduğunu ve Bağlaşıklar’ın, Osmanlı Devleti’ni ele geçirmek için bırakışmadan yararlanacaklarını tahmin etmişti.8
Öte yandan, bırakışmanın imzalanmış olduğunu 31 Ekim’de gelmiş olduğu Adana’da öğrenmiş olan Mustafa Kemal, Zaman gazetesine verdiği demeçte, bırakışma koşullarının büsbütün aleyhte olmadığı görüşünü desteklemiş; Bulgarların Türklerden daha güç bir durumda olduklarına değinerek, İzzet Paşa kabinesini ve özellikle bu kabinedeki dostu Hüseyin Rauf’u muhalefetin saldırılarına karşı savunmaya çalışmış;9 ama yine de Bağlaşıklar’ın niyetinden kuşku-lanmıştı. Kemal, bırakışmanın, Bağlaşıklar’a geniş yetkiler veren 7. ve 8. maddelerinin, onlara, ülkeyi işgal etme olanağını sağladığına inanmış; Adana’daki Yıldırım Orduları Grubu merkezinden Sadrazama 3 Kasım’da gönderdiği telgrafta bırakışma hakkında bilgi istemiş; İzzet Paşa’nın verdiği cılız yanıttan tatmin olmayarak, bırakışmanın kimi koşullarını eleştirmişti.10
Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçtikten sonra, bırakışmayı ve Bağlaşık Devletler’i, özellikle İngiltere’yi söyle kınamıştı:
‘... Harb-i umuminin sonlarına doğru, milliyetler esasına müstenit vaatler üzerine, Hükümet’i Osmaniyemiz de adilane bir sulha nail olmak emeliyle mütarekeye talip oldu. Devletlerin şahsiyet-i maneviyesi ve vaziul-imza murahhasların namus-u zatileri ziman ve kefaletinde bulunan işbu mutarekename ahkâmı bir tarafa bırakılarak, İtilaf Devletleri kuvay-i askeriyesi, payitaht-i saltanat ve makarr-ı celil-i hilafet olan İstanbul’umuzu işgal etti. Gün geçtikçe artan bir şiddetle hukuk-u hilafet ve saltanat, haysiyet-i hükümet, izzetinefs-i millimiz tecavüz ve taaddilere uğradı.’.11
Aynı görüşleri 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’nde de yineleyecek olan Mustafa Kemal’e göre, Türk ulusu adaletli bir barışa kavuşmayı umarken, bırakışma koşulları, Türk yurdu ve ulusuna karşı kötüye kullanılıyor, zorla uygulanıyordu.12
1- İnal, s.1987.
2- Türkgeldi: Mondros ve Mudanya Mütarekeleri, s.155.
3- Mango, s.188.
4- Bu görüşmelerle ilgili olarak bkz. İDA, FO 371/5259/E 532: İngiltere Deniz Bakanlığı’ndan Dışişleri Bakanlığı’na yazı, no.M.01743, 2.6.1920; Türkgeldi, a.g.e., 33-34; Dyer, s.318 vd.
5- İDA, FO 371/3449/181110: Bırakışma Belgeleri; BFSP, 1917-1918, c. CXI, s.611- 613; Orbay: ‘Siyasi Hatıraları’, a.g.e., s.49; Türkgeldi, a.g.e., s.33-34 ve 66-68; Takvim-i Vekayi, 3.11.1918; Yeni gün, 2.11.1918; Minber, 17.11.1918; Vakit, 3/18.11.1918; ASD, s.1; Söylev 1, s.256 vd.; İsmet İnönü: ‘Devlet kurucusu Atatürk’, Belleten, XXXIII, sayı 129, Ocak 1969, s.1-2; Bayur, s.176; Gökbilgin, s.3; Bayar, 97-98; Sonyel: Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika, I, s.7-8; Temperley, s.495; Mears, s.624-626; Kinross, s.128-129.
6- Jaeschke Gotthard: ‘Mondros’a giden yol’, Belleten, sayı 109, c.28, Ocak 1964, Jaeschke: Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri, s.22; L’Illustration, 6.8.1921; Salahi R. Sonyel: ‘1919 yılı İngiliz belgelerinin ışığında Mustafa Kemal ve milli mukavemet’, Türk Kültürü, sayı 85, Kasım 1969, s.47 vd.
7- İstanbul Basını, 2.11.1918; Orbay, ‘Siyasi Hatıraları’, a.g.e., s.152-153; Ku-tay: ‘Orbay’, a.g.e., s.143-4; TİH I, s.138; Türkgeldi, s.64; Tansel: Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, s.127
8- Shaw 1, s.105.
9- Ziya Somar: ‘Manda ve meşhur mandacılar’, Tarih Konuşuyor, c.3, sayı 14, Mart 1965, s.1146
10- Vakit, 3.11.1918; Türkgeldi, s.68; Nutuk I, s. 256 vd.; Jaeschke, Belleten 109, s.152; Jaeschke: Kronoloji, s.1.
11- Mustafa Kemal’in Erzurum Kongresi’ni açış söylevi, 23.7.1919, ASD, s.3-7.

12- ASD, s.8-11; ATTB, s.14-22; Bayur, s.179-184; Sonyel, Türk Kültürü, a.g.e., s.75-76.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder